Gülben Ergen'in programına konuk olan Okan Bayülgen birbirinden ilginç açıklamalar yaptı. Ünlü şovmenin eşi Sirin Bayülgen de evliliklerini ve kızı İstanbul'u anlattı.
*Okan genel olarak çok serinkanlı bir insan olduğu için 'cool' bir baba olduğunu düşünüyorum. İstanbul daha çok kendi başına oynayan bir kız. O yüzden çok oyun ortamı kurmuyorum. Şu sıralar köpeğiyle vakit geçiriyor.
*Okan'a hala aşığım. İlk zamanlardaki duygularım neyse hala şiddetle devam ediyor. Okan Bayülgen benim gençlik dönemimde izlediğim ve sevdiğim tek programdı. Erkek olarak beğendiğim tek insandı.
*Birgün ben bununla evleneyim diye garip hayaller kurmadım. Çocuk sahibi olmak istiyordum. Çalışmalarımız sürerken hamile olduğum haberini aldım. Çok sevindi Okan. Zaten hep bir kız çocuğu istiyorduk, oldu.
*Bizim kızımız bize çok güzel geliyor. Doğduğunda çok çirkindi. Ama şimdi inanılmaz güzelleşti. Allah nazardan saklasın...Çocuk bana benzemeye başladığında çirkindi, anasına benzemeye başladığında güzelleşti. Şimdi tavrını buldu.
*Eşim normal doğum diye tutturdu. Saatlerce doğum sıkıntısı çektikten sonra sezaryen yapıldı. Doğuma girince yapılan afilli hareketler var ya... Rock müzik dinledim. Bütün fotoğrafları çektim, bastırmadım ama...
Sezaryen yapıldı ve bir çocuk çıkıyor. Bebeği babaya veriyorlar ya... Ben görünce "istemiyorum" dedim. Benim tepkime Şirin ayıldı. Baktı " hakikaten çirkinmiş "dedi. Bana bebekle çıkın dediler. Ben " karımla kalmak istiyorum" dedim. Dikim evresini izledim. İyi ki de izlemişim.
*İstanbul ismini Şirin çok eskiden bulmuş. Ben istanbul diye isim koyar mıyım? Şirin bana ilk söyledi. 'Şehir ismi değil mi' dedim. O ismin benim kızıma ait olamayacağını düşündüm. Ama şimdi alıştım...Ben koysam ne koyardım bilmiyorum... İsim koymaktan korkuyorum. Çünkü kaderini belirliyorsun.
*Ben sabahları zavallı berbat bir insan olarak uyanıyorum. Uzun süre bir şey görmüyorum. Sonra mutfağa gidiyorum. Evde bir yardımcımız var. Kızım ona Abu diyor. Abu bana bir kahve koyar. Kalkar teşekkür ederim. Kızımın okuldan gelmesini beklerim. O süreçte kahve içerim, sigaram vardır. Sabahları kolum kadar bir sigara içerim. Abu pencereleri açar, evi havalandırır. Uzun süre hayata küsmüş bir biçimde dururum ve kimseyle ilgilenmem. Bu bana ait zaman. Ve bitecek. Sonra kızım gelir.
*Geçen gün bana "naber baba, nasıl gidiyor" dedi. Ben de ona "Lan sen sohbet edilecek zamana mı geldin" dedim. Çocuk çekti gitti. Zaten çok 'babacım babacım' bile ilişkimiz yok.
*Pek bir arkadaşım yok. Olanlar da baba olmuşlar, ben bunu sonra farkettim. Eskiden çocuğu olanlara gıcık oluyormuşum, bunu anladım. Farklı dünyalarını anlamıyormuşum. Çocuktan konuşmak bir hobi değil, gereklilikmiş. Şu an her şey güzel gidiyor. Çok şükür.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder